Uzun Yoldan Bilgisayar Mühendisi Olma Rehberi(!)
Herkese selamlar, kariyer ve kişisel gelişim planlarımdan bir tanesi olarak belirlediğim düzenli blog yazma hedefime bu blog ile başlamış bulunuyorum. İlk blog konusu olarak bilgisayar mühendisi olmak için hangi yollardan geçtiğimi anlatmanın uygun olacağını düşündüm. Fakat yazıyı okuduktan sonra kimsenin “adam üşenmemiş kendini övmek için blog yazmış” demesini istemem.
Bu yazıyı yazmamdaki temel sebeplerden biri yazılım alanında kariyer yapmak isteyen meslek lisesi veya meslek yüksek okulu öğrencilerine yol göstermek ve onların çevre baskısından kırılan ümitlerini tekrar yeşertmek.
Yazılıma Nereden ve Nasıl Başladım?
Günümüzün şüphesiz en popüler sorularından bir tanesi “yazılıma nereden başlamalıyım?”. Bu soruya onlarca farklı bakış açısından verilmiş cevapları Medium, Youtube, StackOverFlow gibi sayısız kaynaktan bulup inceleyebilirsiniz. Yazılıma nereden başlamalıyım sorusunun ümit edildiği gibi kesin ve net bir cevabının olmadığını baştan söyleyeyim. Hiçbir işte olmadığı gibi bu işte de armut piş ağzıma düş olayı yok. Üniversite tercihlerinin yaklaştığı dönemde umarım bu blog yazım ile doğru kişiler üzerinde olumlu bir etki bırakabilirim.
Meslek Lisesine Giriş ve Yazılım ile Tanışmak
Liselere giriş sınavında elle tutulur bir başarı gösteremediğim için evimize yakın bir ticaret meslek lisesine kayıt oldum. Dokuzuncu sınıftan sonra “Web Tasarım” bölümünü seçtim ve onuncu sınıfta yazılımla tanıştım. Evimizde bir bilgisayar vardı fakat o zamana kadar sadece oyun oynadığımı söylesem yalan olmaz heralde. Analitik düşünme temellerimi Flow Chart Visual Programming ile çok sağlam bir şekilde atmıştım. Basit matematik problemlerini bu program üzerinden diagramlar aracılığıyla programlarken tutuldum bu mesleğe :) daha sonra HTML ve çok basit seviyede CSS ile devam etti süreç. Tablo kullanarak acayip çirkin web sayfaları kodluyorduk, ne yalan söyleyim tam bir eziyetti. Daha o zamanlar teknik adını henüz bilmediğim responsive tasarım ile ilgili deli sorular kafamda uçuşmaya başlamıştı bile. Onbirinci ve onikinci sınıflarda aspx ve visual basic öğrenmiştim. Kod tekrarından nasıl kaçabilirimin cevabını programlama temellerinde öğrendiğim döngüler, kontrol deyimleri, metotlar ve fonksiyonlar gibi yapılarda buldum. Her şey çok iyi gidiyordu. Alan derslerinde çok başarılıydım hocanın dedikerini hemen derste anlayıp uygulayabiliyordum. Kodlamada hızlı şekilde kendimi geliştebilmemin en önemli sebeplerinden birinin sınıftaki arkadaşlarıma yardım etmek olduğunu düşünüyorum. Onların yaptıkları hataları tespit ederek bir nevi editör yardımı olmadan hata ayıklama(debug) yeteneği kazanmıştım. Fakat işler diğer derslerde o kadar iç açıcı değildi maalesef. Teknik ders saatinin fazla olmasından dolayı diğer dersleri çok az görüyorduk ve ben de kendimi diğer derslere hiç vermiyordum. İngilizce, matematik, temel elektronik gibi derslerde bir o kadar başarısızdım. Lise son sınıfta haftada 3 gün staja gidiyordum. İzmir’de sektörün önde gelen et üretim fabrikalarından birinde staj yapma imkanı buldum. Fakat kodlamayla ilgili tek bir şey öğrenememiştim çünkü fabrika içinde bir yazılım ofisi yoktu. Daha çok teknik sorunlara nasıl müdahale edileceğini, kurumsal hayattaki iletişimin nasıl işlediğini tecrübe etme şansım oldu he bir de tüm fabrikadaki envanterin sayımı. :)
Neyse liseden mezun olmama çok az bir zaman kalmıştı. Nisan ayına kadar planlarımda hiç dört yıllık bir fakülte okumak yoktu açıkçası ama ne olduysa Nisan ayından sonra oldu. Bir anda tüm hedeflerim ve planlarım değişti, daha doğrusu kendime bir hedef koyma kararı aldım. Tabii ki de o hedef çok netti, bilgisayar mühendisi olmak. Aslında ilk okuldan beri bilgisayar ile bir iş yapmak gibi hedefim olsa da gerçekçi olarak hedefimi net olarak nisan ayında belirlediğimi hatırlıyorum.
Bilgisayar Mühendisi Nasıl Olunur?
Hedefimin net olduğu kadar problemlerim de çok netti. Matematik ve Fen! Şimdi sırada bu problemlerin üstesinden gelmek vardı. Haftalık ders saatinin ve eğitim kalitesinin anadolu ve o zamanlar var olan düz liselerle kıyaslandığı zaman matematik ve fen bilgimin yetersiz olması çok sürpriz değildi tabii ki de. O zaman ki üniversiteye giriş sınavlarına(YGS-LYS) girdim. Bilgisayar mühendisliği bölümünü ilk girdiğim sınavda kazandım desem bu hikayenin hiç bir heyecanı kalmazdı heralde. :) Maalesef girdiğim sınavlarda hedefim için gerekli olan puana yaklaşamadım bile. Bir sene sınava hazırlanmak için hemen bir dershaneye yazıldım, matematik temellerimi baştan atmanın vakti gelmişti. Açıkçası ilk hedefim normal kontenjandan bilgisayar mühendisliğine girmek değildi. O zamanlar bazı üniversitelerin mühendislik bölümlerine MTOK -hala böyle bir kontenjan var mı bilmiyorum- diye geçen meslek lisesi mezunlarına tanınmış özel kontenjanlar vardı. Görece daha düşük puanlarla bu sınırlı sayıdaki kontenjanları hedeflemiştim. Bir sene boyunca kendimi çok dağıtmadan elimden geldiğince tekrar YGS ve LYS sınavlarına hazırlandım. Dershaneyle beraber günde toplam 7-8 saate yakın ders çalışıyordum. Matematik tarafında işler iyi gitse de fen bilgisi için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. YGS ve LYS sınav sonuçlarım açıklandığında hayal kırıklığına uğramıştım çünkü yüzdelik dilimim yine hedefimin oldukça uzağında kalmıştı. Finaldeki başarıya ulaşmam için şimdilik ikinci kez başarısızlığa imzamı atmıştım.
Önümde iki seçenek vardı; biri meslek lisesinde okuduğun bölüm ile alakalı iki yıllık bir bölüme tercih yapacaktım, ikincisi ise oturup bir sene boyunca tekrar üniversiteye giriş sınavına hazırlanacaktım. İlk seçenek benim için daha idealdi. Rotamı biraz değiştirip hedefime farklı bir yoldan ulaşmayı deneyecektim. Bilgisayar programcılığı için yaptığım 27 tercihten sonuncusu olan Balıkesir Üniversitesi Gönen Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığı Bölümü’ne girmeye hak kazandım. Zor da olsa bir ayağımı artık bilgisayar mühendisliği bölümüne atmıştım diyebilirim. :)
Meslek Yüksek Okulu Macerası Bölüm — I
Gönen, Balıkesir merkeze yaklaşık iki saat uzaklıkta kendine has bir havası olan sessiz sakin bir ilçeydi. Kafa dağıtmak için yürüyüş yapılacak güzel büyük bir parkı vardı. Hiç kimseyi tanımadığım için öğrencilerin kaldığı aparttan tek kişilik bir oda kiraladım. Dairede dört kişi kalıyorduk. Yanlış hatırlamıyorsam ev arkadaşlarımdan ikisi turizm diğeri de elektronik ve haberleşme okuyordu. Çok fazla birbirimize karışmaz odalarımızda kendi halimizde vakit geçirirdik.
Okuldaki sınıf arkadaşlarıma gelince, hepsi iyi insanlardı fakat hiç birinin hedefinde bir adım daha ileri gitmek gibi bir düşünce yok gibiydi, sanki ailelerinin zoruyla öylesine tercih yapıp okumaya gelmiş gibilerdi. Çoğu benim gibi meslek lisesinin bilgisayar ile ilgili bölümlerden mezunlardı ama yaklaşık altmış kişilik sınıfta kodlama becerisiyle öne çıkan iki üç kişi vardı. Programcılığa giriş-I dersinde Java dilini öğreniyorduk. Şansıma hocamız gerçek hayattan örneklemelerle dersi çok iyi anlatıyordu. Temel programlama dersi haricinde bulut bilişim adında bir ders alıyorduk. İlk kez bu ders içinde olan proje sayesinde kendi başıma alan adı ve sunucu kiralayıp kodladığım bir siteyi yayınlama şansım olmuştu. Bunun yanında office programlarının öğretildiği tamamen ezber olan bir ders ve Adobe Photoshop öğrendiğimiz eğlenceli grafik tasarım gibi dersler de alıyorduk.
İlk dönem boyunca çevremde tabiri caize kafa dengi arkadaş bulamamıştım. Başından beri kendimi oraya ait hissetmemiştim. Bir şekilde bulunduğum ortamı değiştirmem gerektiğini düşünüyordum. İlk dönemin final haftasına gelmeden yatay geçişle başka bir üniversiteye geçebileceğimi öğrendim. Hemen detaylı bir araştırma yapıp başvuru için evraklarımı hazırladım ve iki kişilik kontenjanı olan Ege Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümü’ne başvurdum. İsmim yedekler arasında açıklandı ama as öğrenciler kayıt olmadığı için yatay geçiş yapma şansını elde ettim. Yine ucundan paçayı sıyırmıştım. :)
Meslek Yüksek Okulu Macerası Bölüm — II
Kalan üç dönemimi doğup büyüdüğüm yer olan İzmir’de okuyacaktım. Ailemin yanında kaldığım için sorumluğum azalmıştı ve artık daha da rahattım. Bu DGS ye hazırlanmam için çok önemli bir gelişmeydi benim için. Veritabanına giriş görsel programlama, nesne tabanlı programlama gibi dersler aldım. Özellikle görsel programlama dersini Delphi’nin söz dizimine(syntax) alıştıktan sonra çok sevmiştim. Dersleri direkt bilgisayar laboratuvarında uygulamalı bir şekilde işliyorduk. Hocamız günlük hayattaki uygulamalardan benzer örneklerle kodlama öğretiyordu. Lise yıllarımdaki performansıma geri dönmüş gibiydim, sınıftaki arkadaşların hatalarını çözüp çok yakın arkadaşlarımı bu dersin sınavlarına çalıştırdığımı hatırlıyorum.
Öğrencilik hayatımda bu dersin sınavları kadar keyif aldığım çok az ders vardır. Sınav soruları kağıt üzerinde kodlama olarak soruluyordu ve sınav esnasında o sorunun cevabını kurgulayıp yazmaktan müthiş keyif alıyordum. Bu alanda ilerlemek istiyorsanız kesinlikle ihtiyacınız olan en önemli şeyin bu tutku ve heyecan olduğunu söyleyebilirim.
Dikey Geçiş Sınavı ve Bitirme Projesi
İkinci sınıfın başında bir dershaneye yazılıp DGS’ye çalışmaya başlamıştım. Okuldaki derslere ayırabildiğim en az zamanı ayırıp geri kalan zamanımı matematik çalışarak geçiriyordum. Okulun son döneminde bitirme projesi olarak Arduino programlanabilir elektronik devre kartı ve sensörler kullanarak odanın sıcaklık, nem ve ışık bilgilerini anlık olarak ölçen ve belirli aralıklarla SD karta kaydeden, aynı zamanda yerel ağ üzerinden erişilebilen bir web arayüzü kodlayarak akıllı laboratuvar sistemi yapmıştık. Projenin kaynak kodlarına buradan göz atabilirsiniz. Fena olmayan bir proje ortaya çıkarmıştık fakat yine de gerçekte hayatta kullandığım web siteleri ve mobil uygulamarın nasıl programlandığına dair net fikirlerim yoktu. Buna sebep olarak farklı dillerde azar azar programlama öğrenmemi gösterebilirim. Ayrıca DGS konsantrasyonumumu bozmamak için bir programlama dili seçip o dilde yoğunlaşmayı hep mühendislik fakültesine erteliyordum.
Niyahet DGS sınavına girdim, dershane denemelerinde 45 netleri gördüğüm matematikten 25 nete düşmüştüm. Hedeflediğim devlet üniversitelerinin uzağında kalmıştım. Yine cambaz gibi ince bir ipte yürüyordum. Ailemin de desteğiyle tercihlerim arasına özel üniversiteleri de eklemiştim. Sonuçların açıklandığı ekrana baktığımdaki duygu durumumu anlatmamım pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. İzmir Ekonomi Üniversitesi %100 İngilizce Bilgisayar Mühendisliği’ni %50 Burslu olarak kazanmıştım. Nihayet geride kalan diğer ayağımı da bir adım ileriye atmıştım. Şimdi sıra bir başka eksik noktam olan İngilizce bilgimi geliştirmeye gelmişti.
İngilizce Hazırlık
Bu bölümü çok uzatmayağım. Sadece İngilizce öğrenmeyi gözünde büyüten ve İngilizce’den korkanları rahatlatacak bir kaç şey söylemek istiyorum. Hazırlık sınıfına başlamadan önce ki İngilizce seviyem oyunlardan öğrendiğim bir kaç kelimeden ibaretti ve kesinlikle hiç bir grammer bilgim yoktu. Hazırlık sınıfından sonra İngilizcem süper değildi ama derste hocanın anlattığını anlayabilecek, sınavlardaki sorulara cevap verebilecek düzeye gelmişti. Her sene daha fazla İngilizceye maruz kaldığımdan ingilizcem gelişti ve hala gelişmeye devam ediyor. Yeri gelmişken iyi bir seviyede İngilizce bilmeden sürekli değişen ve gelişen teknolojiye adapte olmanın çok zor olacağının bilincinde olmanızı hatırlatmak isterim.
Mühendislik 101
Meslek lisesi zamanlarımda fırlatma rampasına konuşlandırılmış füze gibiydim. Bir yörüngeyi hedefledikten sonra ateşlemiştim kendimi. Tam planlanan açıda ve hızda olmasada füze hedefe doğru ilerlemişti ve tüm engellere rağmen yörüngeye oturmuş gibiydi. Sürecin yorgunluğundan mı yoksa hedefe ulaştığım düşüncesiyle mi bilmiyorum ama çok kötü bir rehavetin ve konsantrasyon kaybının içindeydim. İstemsizce her şeyin meslek lisesi ve meslek yüksek okulundaki gibi rahat geçeceğini varsayımında bulunmak gibi bir hata yapmıştım ve bunun neticesinde ilk dönem çok sert bir tokat yemiştim. DGS ile geçiş yaptığım için programlamaya giriş I, II ve bir kaç kültür dersinden intibak ile muaf sayıldım. Altı tane ders seçmiştim. İkinci sınıf bilgisayar mühendisliği bölüm dersleri olarak veri yapıları ve algoritmalar, elektrik devre temelleri, nesnel tabanlı programlamanın kavramları, İspanyolca, ve bir adet bölüm dışı seçmeli ders almıştım. İspanyolca ve elektrik devre temelleri hariç diğer dört dersi geçememiştim. Başarıyla fırlattığım roket yörüngeden çıkmak üzereydi. Hemen silkinip kendime gelmeliydim. Uyum sürecim biraz sancılı olmuştu ve yörüngeye tam olarak girebilmem için yedek motorları da ateşlemem gerekliydi. Konsantrasyonumu toplayıp, çalışma disiplinimi yavaş yavaş attırmaya başlamıştım. Her dönem üzerine koyarak ilerlemem lazımdı.
Bölüm derslerinden kalmamın bir diğer nedeni de programcılığa giriş derslerini bu okulda almamış olmamdı. Çünkü bölüm dersleri C dili üzerinden pratiğe dökülüyordu ve laboratuvar derslerinde başarısız oluyordum. Bir çok dilden azar azar bilgim olsa da hiç C dersi almamıştım. İlk sene derslerden kalınca ilk kez ikinci sınıf olan arkadaşlarla dersleri tekrar almıştım ve okulun öğrettiği temel programlama dili C’den Java’ya döndürülmüştü. En azından biraz tecrübemin olduğu bir dil ile yola devam etmek sevindiriciydi. Bölümdeki ikinci senemin ardından bilgisayar biliminin veri yapıları ve algoritmalar, veritabanı, ayrık yapılar, nesne yönelimli programlamanın temelleri -her ne kadar kalmış olsam da- gibi temel derslerini almıştım. Fakat bölümdeki ikinci seneyi devirmeme rağmen programlama anlamında herhangi bir somut çıktı alamamış olmamdan dolayı hala bir özgüvene sahip değildim. Bu özgüveni kazanmama sebep olan kırılma, şuan da bilgisayar bölümü başkanlığını yapan Kaya Oğuz hocamın yanına gitmemdi.
Yazılım Geliştirme, Ürün Yapma Özgüvenini Kazanmak
O ana kadar bir çok programlama dilinde basit tecrübeler edinmiştim fakat hiç bir dili iyi denilebilecek düzeyde bilmiyordum. Hatta nesneye yönelik programlama kavramlarını tam olarak kavrayamamış herhangi bir projede uygulama fırsatı bulamamıştım. Buraya kadar olan her şeyi olduğu gibi hocama anlattım ve güzel bir sohbet ettik. Kendisi, çevremde birilerinin kullanabileceği onlara yardımcı olabilcek bir yazılım geliştirip geliştiremeyeceğimi sordu. Net olarak birinin kullanacağı ürün olmasada bir kasiyer programı yapmaya karar verdim. Program tam olarak hangi fonksiyonlara sahip olmalı, yazmaya nerden başlamalıyım gibi konular hakkında fikir alış-verişinde bulunduk. Final haftasından bir hafta önce yapılan bu konuşma, ilk kez bir yaz tatilimi kişisel gelişimim için verimli bir şekilde geçirmeme vesile oldu. Liseden bu yana yaz tatillerimi ara sıra babamın yanında çalışarak ara sıra tatil yaparak geçiriyordum.
“Üstünde çalışacağın en büyük proje sensin.”
Öğrenmeyi Öğrenmek
Yığınla teorik bilginin öğretildiği üniversitede, öğrenilen tüm bilgilerin üniversite sınırlarında pratiğe dökülmesinin imkanı yoktu. Örneğin üniversitede nesne tabanlı programlamanın temelleri bir dil seçilerek öğretilirdi, diğer nesne tabanlı programlama dillerine geçişi artık kişinin kendisinden yapması beklenirdi, aksi zaten imkansızdı. O yüzden kişinin kendisine yatırım yapması çok önemliydi.
2018 yaz tatili boyunca kendi kendime öğrenmeyi öğrendim diyebilirim. Udemy üzerinden anlatımı Türkçe olan Java kursu satın aldım. Yaklaşık 50 saatlik video içeriği olan bu kursu hem izleyip hem de kursta yapılan uygulamaya benzer bir uygulamayı kendim geliştirmeye çalıştım. Daha sonra hocamla konuştuğum projeyi geliştirmeye başladım. Tek başıma geliştirmiş olduğum ve Cashier 4.0 ismini verdiğim masaüstü uygulamasının detaylarına buradan erişebilirsiniz. Bu projeyle birlikte özgüvenimi yavaş yavaş kazanmaya başlıyordum. Sonraki yaz tatillerinde ve derslerde geliştirdiğim projelerle pratik yaparak teknik alandaki becerimi arttırmaya devam ettim.
Zorunlu Bölüm Stajı
Üçüncü sınıftan sonra bir aylık zorunlu stajımı aslında yaz tatili boyunca çalışıp tecrübe kazanabileceğim bir şirkette yapmak istiyordum. Hatta fırsatını bulabilirsem okulun son yılında hafta içinde part-time olarak çalışmaya devam etmeyi planlıyordum. Staj ararken iş ilanlarına bakmayı ve sektörün ihtiyaçlarını analiz etmeyi öğrenmiştim. Bir kaç şirkete başvurduktan sonra sonuçları bekledim.
Kurumsal şirketlere paket program hizmeti sunan bir yazılım firması tarafından staj mülakatına çağırıldım. Bir insan kaynakları uzmanı ve yazılım takımının yöneticisi ile birlikte o zamana kadar yapmış olduğum kişisel, ders projeleri hakkında konuştuk ve daha sonra sürecin olumlu olması durumunda staj dönemi boyunca sahip olacağım sorumluluklar hakkında konuştuk. İlk mülakat tecrübem olduğunu göz önüne alırsak oldukça güzel geçtiğini söyleyebilirim. Farklı staj görüşmelerine de katılma şansım oldu. İlk İngilizce mülakat tecrübemi bir telefon görüşmesi ile edindim. Onbeş dakika boyunca İngilizce sohbet havasında geçen mülakatın maalesef ikinci aşamasına geçme şansını elde edemedim.
İlk mülakatına katıldığım şirketten olumlu bir dönüş aldım fakat şirket yalnızca bir ay boyunca staj yapmama izin veriyordu, başka bir alternatifim olmadığı için stajımı burada yapmaya karar verdim. 2019 haziran ayı boyunca gidip geldiğim bu staj maceramda şirket politikası gereği canlı olarak geliştirilen projede çalışma fırsatı bulamadım. Zaten kullandıkları teknoloji olan ASP.NET ile hiçbir tecrübem yoktu. Staj süresi boyunca Udemy’den aldığım ASP.NET Web Programlama kursunu düzenli bir şekilde takip ettim. Takıldığım yerlerde yazılım ofisindeki mühendislerden destek aldım. Udemy kursu dışında fırsat buldukça gerçek proje üzerinde yapılan geliştirmeleri bir kişinin yanında oturup gözlemliyordum ve sorunu daha iyi anlamak için sorular soruyordum. Teknik yeteneklerimi geliştirmenin yanında Daily Scrum Stand-up toplantılarına ve bir kere de Scrum Sprint toplantısına katılma şansı buldum. Takım üyelerinin birbirleriyle olan iletişimi ve iş paylaşımı gibi önemli konularda gözlem yapma şansı elde ettim.
Bir ay gibi kısa bir süreyi olabildiğince verimli bir şekilde değerlendirip, ASP.NET ile web programlama alanında daha sonradan bana başka kapılar açacak önemli bir teknik beceri kazanmıştım. Tabii bu teknik becerimi sadece kursu izleyerek değil stajdan sonra yazın geri kalan bölümünde öğrendiklerimi uygulama fırsatı bulabileceğim bir e-ticaret sitesi tasarlayıp geliştirerek kazanacaktım. Bu projedeki hatam yeni öğrendiğim bir teknolojiyle çok detaylı büyük bir proje çıkarmaya çalışmak oldu diyebilirim. Siz siz olun yeni öğrendiğiniz bir teknolojiyle tamamlayabileceğiniz projeler geliştirmeye çalışın. Proje her ne kadar yarım kalmış olsa da kursta tam olarak öğrenemediğim güzel şeyler öğrenmiştim. Dilerseniz kaynak kodlarına buradan erişebilirsiniz.
Şans yavaş yavaş yüzüme gülmeye başlıyordu, ASP.NET üzerinde çalıştığımı bilen bir arkadaşımın önerisiyle otomotiv sektöründe yedek parça üretimi yapan bir şirketin ASP.NET bilgisi olan bir yazılım geliştirici aradığını öğrendim. Temmuz ayı sonuna doğru mülakat için firma tarafından aranmıştım. Mülakatta şirketin beklentileri takım lideri tarafından çok güzel bir şekilde ifade edilmişti. Karşılayamacağım bir beklenti yoktu ve bunu kanıtlayabilmem için elimde, üzerinde çalıştığım e-ticaret sitesi ve her ne kadar farklı teknolojiyle yazılmışta olsa önceki projelerim vardı. Hepsinden detaylıca bahsettim. Takım lideri tarafından gayet yeterli bulunmuştu. Haftada en az iki gün kesinlikle fabrikadaki ofise gitmem gerektiği için ders programımın buna uygun olması gerekiyordu bu yüzden kesin bir anlaşma için ders programımın kesinleşmesini bekledik.
Yarı Zamanlı(Part-time) İş Fırsatı
Eylül ayının ikinci haftası ders programım kesinleşti ve şirketle tekrardan iletişime geçtik. Haftada iki günüm boş olmasına rağmen bitirme projesi ve alacağım ders yükünün ağır olmasından dolayı yoğun tempoyu kaldırıp kaldıramayacağımı sorgulamaya başladım. Bu çekincelerimden direkt olarak mülakatta tanıştığım takım liderine bahsettim ve sağ olsun kendisi bu kaygımın normal olduğunu ve dönem boyunca bana gereken esnekliği sağlayacağını belirtti.
Ekim ayının başında part-time olarak işe başladım ve bu zorda olsa aldığım en doğru kararlardan biriydi. Çalışma sürem boyunca fabrika içinde kullanılan iki farklı yazılım ürünü çıkarabilmeyi başarmıştım. Takıldığım yerlerde takım arkadaşlarımdan aldığım desteği tabii ki de es geçmem doğru olmaz. Projelerimden biri fabrika içinde kalite departmanının kullanacağı link ve ortak belge/dosya erişimi için geliştirdiğim bir web sitesiydi. Bu projenin en güzel yanlarından biri, Kaizen sunumlarında projeyi fabrika müdürü ve diğer departman yetkililerine sunma fırsatı bulmuş olmamdı. Diğer projede, toplantı odalarının önüne yerleştirilen tabletler üzerinden, toplantı odasının güncel takviminin takip edilmesini sağlayan web tabanlı bir proje geliştirmiştim. Bu projeyi de aynı şekilde sunma planları yapmıştık fakat pandemiden dolayı part-time iş anlaşmasını planlandan erken sonlandırmak zorunda kaldık.
Mühendislik Fakültesi Bitirme Projesi ve Mezuniyet
Dört yıllık mühendislik fakültesi eğitiminin son virajı olan bitirme projemizi bir arkadaşımın girişim fikri üzerine tasarladık. Fikir arkadaşlarım tarafından geliştirilmeye devam edildiği için detaylı bilgi veremeyeceğim. Projeyi en yakın arkadaşımla birlikte geliştirmeye başladık. Projede kullanacağımız teknolojileri seçerken, güncel ve sektörde aranan teknolojiler olmasına dikkat etmeye çalıştık. Node.js React, React Native, MongoDB, Redis gibi daha önce ikimizin de hiç tecrübesi olmadığı teknolojiler seçtik. Tabii ki bu teknolojilerle daha önce bir tecrübemizin olmaması ve ilk kez RESTFul API’ı yazmamız projenin kalitesini biraz olumsuz anlamda etkiledi. Projeyi her ne kadar istediğimiz seviyesinde kodlayamamış olsak da yaklaşık dokuz aylık geliştirme sürecinde bizlere çok fazla şey öğrettiğini söyleyebilirim.
Artık mezuniyetime çok yaklaşmıştım son üç finalim kalmıştı. Final sınavlarına hazırlanırken günümüzün hızla büyüyen şirketlerinden biriyle görüşmelerim olumlu sonuçlandı ve mezuniyetimin hemen ardından profesyonel kariyerime başlama şansı buldum.
Yeni Hedefler ve Tavsiyeler
Öğrencilik hayatım boyunca başarısızlıklarımdan ders çıkarmaya, sürekli kendimi keşfetmeye çalıştım. Uygulamaların ve sistemlerin yazılımsal tasarımını yapmak, mimarisi üzerinde düşünmek en çok keyif aldığım işler oldu. Uzun vadeli kariyer hedefi olarak kendimi yazılım mimarisi(software architect) alanında geliştirmeyi planlıyorum zaman neler getirecek göreceğiz.
Benim hikayemden esinlenerek bilgisayar bilimlerinde bir kariyer hedefiniz olursa bu yolda sizi en çok zorlayacak şeyin teknik yeterlilikten ziyade her şeye rağmen pozitif kalıp motivasyonuzu korumak olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Akademik alanda uzun vadede gerçekleştirebileceğiniz hedefler belirledikten sonra bu rotada kendinize durup nefes alabileceğiniz, nerde olduğunuza bakabileceğiniz duraklar belirlemeniz çok önemli. Ayrıca teknik alandaki yetkinliğinizi kanıtlamak ve ekosisteme yabancı kalmamak için olabildiğince erken bir zamanda GitHub profilinizi oluşturun ve öğrendiğiniz herhangi bir teknoloji ile örnek projeler geliştirip burada paylaşmaya çalışın.Unutmayın, yalnızca vazgeçtiğinizde kaybetmiş olursunuz.